Bu yazımızda HIV / AIDS tedavisi hakkında en çok merak edilen soruların yanıtlarını bulacaksınız, AIDS tedavisi ile ilgili merak edilen konular şunlardır;

 

HIV veya AIDS hastalığının herhangi bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak, bazı tedavi yöntemleri ile hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilmektedir. HIV virüsü bulaşan bir kişiye daha uzun ve sağlıklı bir yaşam imkanı verilebilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Haziran 2013 yılında yayınladığı talimatlara göre, daha önce yapılmış HIV antiretroviral tedavisi hayati önem taşımaktadır. Bu tedavi yöntemi yaşam kalitesini arttırmakta, yaşam süresini uzatmakta ve bulaşma riskini azaltmaktadır.

Henüz günümüzde HIV için aşı veya tedavi yöntemi bulunamamış olsa da, HIV tedavisi çok daha etkili ve faydalı hale getirilmiştir. Hastalar sağlıklarını ve yaşam kalitelerini düzenli olarak kullandıkları bazı ilaçlarla iyileştirebilmektedir.

Acil HIV Hapları ( Temas Sonrası Profilaksi )

Korunmasız bir cinsel ilişki yaşayan kişi, son 3 gün içinde virüse maruz kaldığını düşünüyorsa, TSP ( temas sonrası profilaksi ) adı verilen anti-HIV ilaçları, enfeksiyonu durdurmaya yardımcı olabilir. Virüsle temastan sonra tedavinin mümkün olan en kısa zamanda yapılması gerekmektedir.

TSP; 28 gün süren ve çok zorlayıcı olan bir tedavidir. Rahatsız edici yan etkilere ( ishal, mide bulantısı ve baş ağrısı ) neden olabilmektedir.

Kişinin HIV pozitif olduğu teşhis edildikten sonra, tedaviye başlamadan önce virüsün ilerleyişini izlemek için düzenli hiv testleri yapılmalıdır. Bu tedaviler, kandaki HIV’in seviyesini azaltmak için tasarlanmıştır ve pek çok yararı bulunmaktadır.

AIDS hastalığının nedeni olan HIV virüsü kapanlar, antiretroviral ilaçlarla tedavi edilmektedir. Bu tedavi yöntemi, HIV enfeksiyonunu ve virüsün vücuda yayılmasını yavaşlatmaktadır. Genellikle, hastalar HAART (yüksek derecede aktif antiretroviral tedavi) veya cART (kombine antiretroviral tedavi) adı verilen ilaçların kombinasyonunu almaktadır.

AIDS ( hiv ) tedavisi genellikle kalıcıdır ve ömür boyu sürmektedir. HIV tedavisi rutin dozajlara dayanmaktadır. İlaçlar düzenli olarak, her seferinde alınmalıdır. Her sınıf antiretroviral ilaçların farklı yan etkileri bulunmaktadır ancak bulantı, yorgunluk, ishal, baş ağrısı, deri döküntüleri veya huysuzluk gibi olası yan etkiler olabilmektedir.

Tamamlayıcı veya Alternatif HIV Tedavileri

Yaygın olarak kullanılmakta olan “bitkisel ilaçlar” gibi alternatif tamamlayıcı ilaçların etkili olduğu ispatlanmamıştır. Bazı sınırlı çalışmalara göre, mineral veya vitamin takviyesi genel sağlığa faydalı olabilmektedir. Bu seçeneklerin bazıları, hatta vitamin takviyeleri bile, antiretroviral ilaçlarla uyuşturucu etkileşimlere girebileceğinden, hastaların herhangi bir alternatif tedavi yöntemine başvurmadan önce kesinlikle doktorlarına danışmaları gerekmektedir.

HIV tedavisi nedir?

HIV tedavisi için kullanılan ilaçlar “antiretroviraller” olarak adlandırılmaktadır. Antiretrovirallerin güçlü ve uzun süreli etkisini garantilemek için, üç ( bazen daha fazla ) anti-HIV ilacı almak gerekir. Günümüzde kullanılan HIV tedavisi bedenden virüsü atmaz. Onun yerine HIV’in çoğalmasını engelleyerek ve dolaysıyla HIV’nin bağışıklık sistemi üzerindeki hasarını azaltarak hayatınızı uzatır ve sağlıklı yaşamanızı sağlar

HIV tedavisine ne zaman başlanmalıdır?

HIV tedavisi için ilaç kullanmaya başlamanın en iyi zamanı konusunda açık bir kanıt yoktur. Bu da doktorunuzla tedaviye hemen başlamanın veya geciktirmenin avantaj ve dezavantajlarını tartışmanız gerektiği anlamına gelir.

Güncel geçerli görüşe göre :

  • Eğer HIV veya AIDS belirtileriniz varsa
  • Eğer CD4 hücre sayınız 350 civarındaysa

o zaman tedaviye başlamak gerekir.

Eğer HIV kısa bir süre önce bulaştıysa HIV bulaşmasından sonraki ilk altı aylık döneme “birincil enfeksiyon dönemi” denir. Bu dönemde tedaviye başlamanın, daha uzun ve sağlıklı hayata yol açacağına dair bir kanıt yoktur. Ancak bazı doktorlar bu sürenin müdahale için ideal bir zaman olduğunu düşünürler, çünkü ilerleyen zaman içinde enfeksiyonun bağışıklık sistemine daha fazla zarar vereceğine ve böylece HIV’e karşı daha az yanıt verilebileceğine inanmaktadırlar.

Ancak bir çok insanda, HIV bulaşmasından aylar hatta yıllar sonra HIV belirtileri ortaya çıkar. İlaçların yan etkileriyle uğraşmamak, tedavinin hayat kalitesini düşürmesi sorunuyla karşılaşmadan uzun yıllar geçirmek bir avantajdır ancak bu avantajı tedavinin HIV’e karşı etkisini yitirmesi riski ile karşılaştırmak ve en doğru kararı vermek gerekir.

HIV bulaşmasından sonra tedaviye başlamanın faydaları ve riskleri konusunda yapılan küçük araştırmaların sonuçları ikna edici olmaktan uzaktır. HIV bulaşmasından hemen sonra tedaviye başlayan bazı kişilerde çok düşük seviyede virüse rastlanmış ve bu durum tedaviyi kestikten sonra da devam etmiştir.

Diğer yandan, bu yaklaşım bunu deneyen başkaları için geçerli olmamıştır. Bu konuda belirsizlik olduğu için çok daha büyük bir araştırma bu aşamada tedavinin faydalarını araştırmaktadır. Sonuçları bir kaç seneye kadar açıklanacaktır.

Bu sonuçlar açıklanana kadar HIV bulaşmasından hemen sonra tedaviye başlaması önerilen kişilerin özellikleri aşağıda verilmektedir:

  • Herhangi bir AIDS tanımlayıcı hastalığı olanlar.
  • HIV ile ilişkili nörölojik hastalıkları olanlar.
  • Üç ay veya daha fazla süreyle 200 den aşağı CD4 hücre sayımı olan kişiler.

Bu özelliklere sahip kişilerin HIV bulaşmasından hemen sonra tedaviye başlaması önerilir.

Eğer (kronik) enfeksiyonunuz var, fakat belirtileriniz yoksa

CD4 sayımınız 200 den aşağı düşmeden hemen HIV tedavisine başlamalısınız. Eğer tedaviye CD4 sayımınız 200 altındayken başlarsanız, 200 üstünde başlamaya göre, sağlık problemleri ve hatta kısa vadede ölüm riskiniz daha yüksek olacaktır. Şu anda HIV tedavisine CD4 hücre sayımınızın 350 civarinda olduğu zaman başlamanın faydalı olduğu konusunda mutabakat bulunmaktadır. Doktorunuz tedaviye başlama konusunu CD4 hücre sayımınız bu rakam civarındayken düşünmelidir ve size de tedaviye hazır olur olmaz başlamanız önerilmelidir.

Tedaviye CD4 hücre sayımınız 350 dolaylarındayken başlamanın, sadece HIV ile ilişkili hastalıkların değil ayni zamanda kalp, böbrek, karaciğer ve bazı kanserler gibi ciddi hastalıkların da gelişme riskini azalttığına dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır. CD4 hücre sayımınız 350 civarındayken tedaviye başlamak aşağıdaki özelliklerden herhangi birine sahip kişiler için özellikle önerilmektedir:

  • Viral yükü 100,000 üzerinde olanlar.
  • Hızla düşen CD4 hücre sayımı. ( senede 80 veya daha fazla hücre )
  • Herhangi bir HIV ile ilişkili hastalık.
  • Hepatit B virüsü veya hepatit C virüsü koenfeksiyonu.
  • 50 yaş üstü kişiler.
  • Kalp hastalığı riski olan kişiler.
  • HIV-negatif biri ile ilişkide olanlar.
  • Afrika etnik kökenli olup böbrek hastalıklarından muzdarip kişiler

Bu özelliklere sahip kişilerin de hemen tedaviye başlamaları önerilmektedir

HIV hastalığı veya AIDS belirtileri gösteren kişiler

AIDS tanımlayıcı enfeksiyon veya kanser tanısı konulan herkesin HIV tedavisine başlaması önerilir. Tüberkülöz bunun istisnasıdır eğer CD4 hücre sayımınız 350 nin üstündeyse.

Ekseri vakalarda, enfeksiyon tedaviniz bitince HIV tedavisi başlatılacaktır. Bunun nedeni anti-HIV ilaçlarının bazen enfeksiyon tedavisi ilaçlarıyla etkileşime girebilmesidir. HIV tedavisi ve bazı enfeksiyon ilaçlarının beraber alınması durumunda bağışıklıklık yeniden yapılandırılmasına bağlı inflamatuar sendrom adı verilen, olumsuz bir dizi semptomların oluşması riski ortaya çıkabilir. Lenfoma tanısı size konulduysa, kemoterapiye başlar başlamaz HIV tedavisine başlamalısınız.

Terapi ne ile başlar

İlk kez tedavi görenler için standart HIV tedavisi, üç antiretroviral ilacın birleşiminden veya “rejiminden” oluşacaktır.

Önerilen birleşim:

NNRTI artı iki NRTI İlk kez HIV tedavisine başlıyorsanız, nonnucleoside reverse transcriptase inhibitor (NNRTI) efavirenz (Sustiva veya Stocrin) veya the NNRTI nevirapine (Viramune) ile nucleoside/ nucleotide reverse transcriptase inhibitor (NRTI) birleşim haplarından – ya Truvada (bu FTC ve tenofovir içerir) veya Kivexa (bu abacavir ve 3TC içerir) birini almanız önerilir. Efavirenz’in güçlü ve uzun süreli anti-HIV etkisi olduğuna dair sağlıklı kanıtlar bulunmaktadır.

Aynı zamanda nispeten az yan etkileri olup alınması kolaydır. Fakat efavirenz’ın ana dezavantajı HIV’in kolayca direnç oluşturabilmesidir, bu nedenle diğer iki ilaçla beraber alınması önemlidir. Aynı zamanda nörolojik yan tesirleri de mevcuttur. Bunlar genelde sadece bir kaç hafta sürer ama bazı hastalar baş ağrısı, kabuslar, oryantasyon bozukluğu ve depresyon gibi belirtileri uzun süreli ve problemli yaşar.

Eğe hamile kalmayı düşünüyorsanız efavirenz ile tedaviye başlamamalısınız, çünkü teorik olarak doğuş-özürlerine yol açma olasılığı bulunmaktadır. Eğer zaten efavirenz alırken hamile kaldıysanız, en kısa sürede HIV kliniğiniz ile irtibata geçerek yardım alın.

Terapi ne zaman değişmelidir

HIV tedavisinin hedefi tespit edilemeyecek (pek çok HIV kliniğinde yapılan testlerde kanda 50 kopya/ml daha düşük seviyede) viral yüke erişmektedir.

Eğer viral yükünüz bu seviyenin üstündeyse o zaman bu HIV’in çoğalmayı devam ettiğini gösterir. Viral yükünüz tespit edilemeyecek seviyelere düşüp tekrar tespit edilebilir seviyelere geliyorsa ve bu arka arkaya iki testte görülürse, o zaman tedavinin değişmesi gerekir.

Tedavi, viral yükü tespit edilemeyecek seviyelere indirmiyorsa ve eğer bunu sağlayacak başka diğer ilaç birleşimleri mevcutsa değiştirilmelidir.

Eğer tedaviniz viral yükünüzü tespit edilemeyecek seviyelere düşürdükten sonra, en az iki hafta aralıklı viral yük testlerinde, viral yük 50 kopya/ ml dan daha yüksek seviyelerde tespit edilirse o zaman tedaviniz başarısız oluyor demektir. O zaman viral yükünüzü algılanmayacak seviyelere düşürmeye olanak sağlayabilecek başka ilaçlar varsa ve bu ilaçları tolere edebiliyor, rahatca alabiliyorsanız tedaviyi değiştirmeyi düşünmelisiniz. Eski tedavinin yerine seçtiğiniz ilaçların değerlendirilmesi, tedavi geçmişiniz ve direnç testleriyle yönetilmelidir.

Tedavinin uygulanması

Anti-HIV ilaçlarınızın başarısı sizden yüksek seviyede sorumluluk ister. Tedaviye bağlılık size yazılan ilaçlarınızın tam tarif edildiği şekilde, hiç kaçırma veya geç kalma olmaksızın alınmasını ve gerektiği takdirde, doğru yemeklerin doğru zamanlarda yenilmesini sağlamak anlamına gelir. Bir kaç doz kaçırmak bile ilaçlarınızı başarısız kılabilir ve %90-95 seviyesinde bağlılıkla ancak en iyi tepkilerin sağlanacağına dair sağlam kanıtlar mevcuttur.

Eğer her gün bir doz alıyorsanız bu ayda bir dozdan fazla kaçırmamak anlamına gelir, veya ayda iki doz eğer günde iki doz alıyorsanız. Tedaviye bağlılık desteği klinikten aldığınız desteğin rutin bir parçası olmalıdır.

Aşağıdaki hususlar etkin bir tedaviye bağlılık için önemli unsurlardır ve HIV bakımınızın periyodik bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Yeni bir HIV tedavisine başladığınız zaman aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

  • Tedavinize başlamak ve devam etmek için motivasyonunuzun güçlü olması.
  • Tedaviye bağlılık ve ilaç direnci konularına vakıf olmanız.
  • Tedavinizin yaşam tarzınıza ve kalitesine etkisi.
  • Akıl sağlığınız.
  • Yan etkilerin riskleri ve bunların yönetimi.
  • İlaçlarınızı alabilmek için elinide yazılı talimatların olması.