Günümüzde AIDS hastalığına sebep olan HIV enfeksiyonu yönünden tarama ve tanı amacıyla yapılan ilk ve en çok bilinen test Anti-HIV testidir. Bu testte virüse karşı vücudun salgıladığı antikorlara bakılır, yani indirekt bir testtir ve genellikle ELIZA metodu ile çalışılan bir testtir bu nedenle halk arasında “ELİZA, ELISA yaptırdım” şeklinde ifade edilir, oysaki ELIZA bir test değil, bir metoddur ve yüzlerce değişik test bu metodla çalışılır yani ELIZA = HIV testi demek değildir.

Bir insanın vücuduna HIV virüsü girdiğinde immun sistem ( bağışıklık sistemi ) virüs ile savaşmaya başlar, bu savaşı kazanabilmek için vücut protein yapısında olan “Anti HIV” antikorlarını üretmeye başlar. Bu antikorlar vücudu korumaya yönelik savunma silahları olarak düşünülebilir.

Hiv Elisa testinin ( Anti HIV Testi ) yapılış amacı

Elisa testinin ( Anti HIV Testi ) yapılış amacı bu antikorları tesbit etmektir. Anti HIV antikorlarının varlığı kişinin HIV virüsü taşıdığını gösterir.

Elisa anti HIV testinden doğru sonuç alabilmek için şüpheli ilişkinin üzerinden 3 ay geçmiş olması gerekmektedir. Çünkü HIV virüsü vücuda girer girmez anti hiv antikoru oluşmuyor bunun için ( kişiden kişiye değişmekle birlikte ) belirli bir süre geçmesi gereklidir.

Elisa anti HIV testi yüksek duyarlılıktadır bu nedenle kanda çok az miktarda anti hiv anrikoru olsa dahi bu test pozitif sonuç vermektedir, yani hiv varlığı tesbit edilmektedir.

Dolayısı ile şüpheli ilişkiden 3 ay geçmişse, ELISA anti HIV testinin negatif sonucunu vermesi, sonucun kesin olarak doğru olduğunu gösterir.

Ancak ELISA HIV testi pozitif sonuç vermişse bu kişinin kesin olarak HIV virüsü taşıdığını göstermez. Çünkü ELISA HIV testi başka enfeksiyonlara karşı oluşan farklı antikorlarla reaksiyon verebiliyor ve hasta HIV ile enfekte olmadığı halde “yalancı pozitif” sonuç çıkabiliyor.

 

Bu gibi hiv pozitif durumlarında western blot HIV doğrulama testi yapılması gerekir

 

Anti HIV testinin yalancı pozitiflik verdiği durumlardan bazıları;

  • Lösemi
  • lenf kanseri gibi durumlarda
  • Lupus hastalığı
  • romatoid artrit ( iltihaplı romatizma) gibi otoimmün hastalıklarda
  • Frengi ( sifiliz ) hastalığında
  • Alkolik bireylerde